ben her ikisini de koyuyorum

köri zaten birkaç baharatın karışımından oluşan bir baharattır.
içinde zerdeçal da vardır.
bunun dışında zencefil, kimyon, karanfil, kişniş, demirhindi falan da bulunur.
eğer evde bunlardan varsa, köri tadına yaklaşmak için kullanabilirsiniz.

mesela zerdeçal, kimyon, zencefil karışımı falan gibi bir şey yapabilirsiniz.

kimyon buldum dolapta onla karıştırıp kullanayım o zaman.

çok genel bir cevap olacak, ama asmalı mescitte bulunan herhangi bir meyhane, restoran vb. türevi işinizi görebilir.

refik, yakup, sofyalı ilk aklıma gelenlerden.

klasik yerler dışına çıkmak isterseniz beykozda ormanın içinde salaş bir meyhane biliyorum herşeyi çok güzel ve ortamın rahatlığı hiç bir yerde yok. fiyatlar desen iyi. asmalıda köklesinler istemiyorsanız ulaşmanızı sağlarım.

hamdi var eminönünde. yemekleri mezesi fln süper çokta pahalı değil.manzara da 10 numero.

get over it.

ilgilenmez ve prim vermezdim.

biraz daha peşimde olsun, egom yükselsin hesabında karşı taraf. hiç uğraşma bence boşuna, gönlü yok.

@dunyatuhaf kız ego peşinde.aynı durumdaydım bende.kızla facebooktan konuşuyoduk.almanyada yaşayan türktü.kız bana <3 yazıp yolluyodu vs.sonra birden sildi.aradan 2-3 ay geçince gene kendisi ekledi beni sonra gene sildi.2-3 ay sonra gene ekledi beni.BU SEFER BEN SİLDİM!şimdi aylardır konuşmuyoruz.

edit:ama kız çok güzeldi yaaa :(( adriana lima'nın türk versiyonu vallahi abartmıyorum :((

silmiş bloklamış daha ne yapsın? istemiyorum demenin en açık şekli. zorlarsan ağır bi cevap alabilirsin.

bunuda bloke etsem yenisinden ekliyecek diyerekten uğraşmak istememiştir. senin vazgeçmeni bekliyor kısaca.

Sevgilisi mevgilisi vardır belki.

hani 3k kuralı.
hani evrene olumlu mesaşlar falan.
hani kardeştik.
oybirliğiye el birlğiyle yıktınız beni dostlar.
abi bi kişi de pozitif olsun bu kadar mı açık ..tiri çekmiş. way ben nedem..
ilişki durumum bundan böyle " arkadaşlık isteği beklemede"olsun:)
tüm güzin ablalara teşekkürler...

kısas makbuldür. diğer hesabınızı silin. gerçek hesabınız dursun, bloke bir müddet sonra kalkacaktır. bu sefer siz bloklayın. ve hesabınızdaki diğer avlara yönelin.

Fotoğraf makinası olabilir. Hani karıya kıza bile bakmazsınız, manzarayı o kadar iyi fotoğraflarsınız kii falan.

"uzakları ayağınıza getirir" temalı bir kamera ya da fotoğraf makinesi reklamı bence.

fotoğraf makinesinin geniş açısı falan vurgulanmaya çalışılıyor olmasın?
yani adam denize bakıyormuş gibi yaparken, kızlar da görüş alanına giriyor, ama kızın haberi yok, rahat rahat takılıyor falan gibi.

geniş açı lens reklamı. (yahut çok geniş açıysa sahip bir makinenin reklamı, vs, geniş açılı bir muhabbet var yani.)

geniş açı lens kullanırken, (örn FF cihazda 14mm, 17mm gibi bir açıda) fotoğraftaki gibi bir pozisyonda sol taraftaki kadınları da kadraja alırsınız. sanki karşıda bir yeri çekiyormuş gibi gözükürken, oysa ufak da bir geyikle, asıl peşinde olduğu görüntü kadınlar. çaktırmadan kadınları çekiyorum ben, muhabbeti. falan filan.

not: teknik olarak kadınların gözükmesi için fish-eye olması gerekmiyor. örneğin Canon 14mm 2.8'le kadınları geç, ebelerinin nikahı dahi gözükür bu, hanımcağızların. yerim onları.

Omax wide-angle lens

arayınca bulunuyor hemen.

ama teknik olarak o kadınların gözükebilmesi için fish-eye lens olması gerekiyormuş.

kart yurtdışı kullanımına açıksa yapabilirsin.
bazı bankaların zaten hali hazırda açık oluyor.
eğer değilse asıl kart sahibinin bankayı arayıp açtırması lazım diye biliyorum.

eger su ceptelefonuna sifre gelerek islem yapiliyorsa ana karta hangi numara tanimlanmissa one sifre gider, haberin olsun.

alırken sormadınız mı bir şey çıktı mı falan diye?
bir doktora göstermeniz gerekmiyor mu bu tahlillerin sonuçlarını?

edit: geçmiş olsun.

saolun. bir tanıdığı göndermiştim ayak bileğimdeki şişlikten dolayı yerimden kalkamıyorum nitekim o'da pek bişey söylemediler rapor hakkında konuştuk dedi. 7 gün rapor vermişler.

google'da aratınca bu yazıyı bulabildim ancak.
www.odatv.com

barış pehlivan'ın yazısı.

bu değil sanırım. benim hatırladığım kadın bir yazar veya gazeteciydi, sırf bakkal amca/bakkal Rıza/bakkal x diye bahsediyordu.

(yazının teması da tam tersiydi -- "yahu ne paranoyaksınız, bakkal bile dinlendiğini sanıyor biraz kendinize gelin kim ne yapsın sizin telefon konuşmanızı" tadındaydı)

yani açıkçası haberim yok bu yazıdan. merak ettim ve google'da arattım, ama ancak bu sonuca ulaşabildim.

sirke ile ovalayarak silmeyi deneyin

mala ile kazıyın önce. sonra süpürür kabasını alırsınız en sonra da kalın paspasla alırsanız hiç bir şey kalmaz.

bir de o kimyasallara dikkat edin. seramiklerin arasına kaçarsa alt komşunuzun tavanına su akıtabilirsiniz.

spatula gibi bir gereçle kazı. sert plastik olursa çizmeden çıkarırsın.

derz temizleme malzemeleri var, altta bir link veriyorum. değişik markalar var, ayrıca onlara da bakabilirsin. ya da, en ucuzundan sirke al 5-10 şişe. sirkeyi bir çukur bir kabın içine boşalt, ovucu yüzeyi de olan bir süngerle sil. o lekeler geri gelmeyecek, emin ol. kolayca çıkacaklar. sirke kokusu rahatsız etmesin diye de, pencereleri aç iyice.

güle güle oturun, kolay gelsin.


www.dyk.com.tr

marketlerde derz temizleme süngeri diye bir şey satılıyor.
beyaz, bulaşık süngerinin 2 tanesi kadar büyük bir şey.
onunla başka bir kimyasal kullanmadan silgi gibi siliyorsunuz, gerçekten işe yarıyor.
fiyatı da 1-2 lira.
ama muhtemelen kollarınız yine kopacaktır.

blatta hiberna, derz süngerini duymamıştım, sayende öğrenmiş oldum. holy diver' ın kolları yorulmasın diye derz süngeri ve sirke diyelim o halde. sirke kolayca çıkarıyor ya, daha az yorulur böylece.

www.lithofin.de

lithofin firmasinin cok basarili ürünleri var.türkiy distribütörlükleride var.onlar yardimci olur:)

çok şahane cevaplar gelmiş:)
tüm cevaplara ve iyi dileklere teşekkür ederim, eksik olmayın..

bu akşam ilk olarak sirke ve derz süngeri deneyeyim. dün akşam cevahir koçtaş'ta benzeri ürün sordum ve carrefour'daki kutudan daha küçük bir ürünü 27 tl dediler, oehh dedim. bugün yine koçtaş'a gideceğim derz süngerine de bakayım vardır herhalde orada.

son bir soru; sirkenin elma ya da üzüm olması fark eder mi peki?

@marido, @yons

bir şey ile kazınacak şekilde değil. çok ince tabaka. şöyle düşünün; kirli bir su varmış, bu yüzeylere dökülmüş. o su o şekilde kurumuş ve kirler tozlar da yapışmış kalmış koyu koyu. herhalde derzleri yaparken sağa sola bulaşanları siliyorlar, silinen yerlerde de ince tabaka şeklinde kalıyor.

çok belli olmaz diye foto çekmeyi düşünmedim, bu akşam aklıma gelirse bir çekeyim, eğer belirgin olarak görünüyorsa buraya da koyarım.

fark etmez, üzüm sirkesi daha yaygın olarak bulunuyor. tam da tarif ettiğin şekildeyse, sirke bire bir. bulaşık süngerinin ovucu kısmı da yeterli öyleyse. kabası gitmiş, kusan kısımlar kalmış.

sonucu buraya yazarsın değil mi?

@oinone pe,

tabi tabi yazarım..
hatta unutmazsam "önce-sonra" fotolarını da çekip koyarım;)

o leke değilki :) yanlış muamele yapmışsınız, öncelikle sorunu oluşturan etken ne tam olarak onu bilmek lazım,
çimentomu yoksa derzmi ?
çimento olmuş olsaydı zaten karolarda tutunamazdı demekki derz, ozaman işiniz zor en baştan iyi silinmiş olmalıydı, artık ancak kazımalısınız.

@ecarpar,

kazınacak kadar kalın bir tabaka değil ki;)
misal şekerli su dökülmuş bir yere, sonra üstüne havadaki tozlar düşmüş. o su kurumuş. gri/koyu bir leke gibi olmuş suyun dökülüp kuruduğu her yer.

sanki silsen temizlenecek gibi görünüyor. ama işte silince temizlenmiyor. çok uğraşıp uzun uzun ovalamak gerekiyor. ben bu akşam sirke & derz süngeri (bulamazsam normal scotch brite) ile deneyip yarın yazacağım sonucu.

sevgili "derzini almış da ediyor ezber"ciler,

fotoları ancak yükleyebildiğim için cevabım biraz geç oldu. hemen dün akşamın raporuna geçiyorum;

cevahir koçtaş'ta 'derz süngeri' sordum yokmuş. scotch brite'ın 'silgi sünger' diye bir şeyini, vileda'nın 'power' isimli bayağı sert yüzeyli süngerini aldım. fotolarını aşağıya koyacağım linklerde ilk sırada göreceksiniz.

cevahir'de bir şeylerin sevdasına bir oraya bir buraya bakayım derken eve geç gittim ve sirkeyi alamadım:( ama elimdeki ürünlerle şansımı denemek istedim.

silgi sünger hem kuru hem sade suyla ıslak kullanılıyormuş. ben ıslak kullandım. gerçekten işe yaradı. sonra diğerini deneyeyim dedim. o daha da işe yaradı. tüm taşları bitiremedim. performansını özellikle merak ettiğim için bu akşam sirkeyi deneyeceğim.

aşağıda önce ve sonra fotolarını koydum. özellikle son fotolarda yapılan yerler ile yapılmayan yerler sandığımdan iyi belli oluyor, gölge oyunu zannedilmesin.

img407.imageshack.us
img21.imageshack.us
img198.imageshack.us
img855.imageshack.us
img100.imageshack.us
img580.imageshack.us
img208.imageshack.us
img849.imageshack.us
img444.imageshack.us
img515.imageshack.us
img442.imageshack.us
img59.imageshack.us
img94.imageshack.us
img440.imageshack.us
img3.imageshack.us
img23.imageshack.us
img337.imageshack.us

sirkenin sonucunu da tekrar yazacağım. tüm cevap verenlere tekrar teşekkürler, o taşların temizliğinde hepinizin pratikte olmasa bile teoride katkınız var;)

hah! işte o dediğim derz süngeri o zaten! :)
scotch brite'ın da var, carrefour'un kendi ürünü olarak da var.
onunla sirkeye gerek olduğunu sanmıyorum, ama sirke sonucunu da bekliyorum :)

arkadaşlar sirke ile ilgili tecrübemi paylaşmak istiyorum;

inanılmaz verimli!
"SİRKE" diyorum başka bir şey demiyorum!

acaba kullandığım daha iye fiber süngerden mi diyerek evdeki normal hatta bayağı kullanılmış scotch brite ile denedim. tamamen kendi inanılmazlığıymış!

1- silgi sünger
2- power denilen üstü oluklu gibi fiber sünger
3- sirke

tabi hepsinde de ovmak gerekiyor ve (en azından benim) kolları yoruyor. bir kez daha anladım ki; "no pain no gain" yani.

ama verime & yormasına & fiyata göre sıralama;
1- sirke (power fiber sünger ile birlikte x2 verim)
2- power fiber sünger
3- silgi sünger

@kisa,
sirkenin bir çok yönden inanılmaz bir mucize olduğunu biliyor ve elimden geldiği kadar kullanmaya çalışıyordum da, böyle bir konuda böyle inanılmaz bir etkisi olduğunu öğrenmem, benim için çok önemli ve ilginç bir tecrübe oldu. çok teşekkürler.

ve diğer cevap veren herkese de çok teşekkürler.

:) geçmiş olsun & rica ederim

Her sabah evden çıkarken kullanıyorum.
Göğsüme 2, boynuma 2, el bileğime 1 fıs..

(bkz: selam ederim)

evde kaliteli olanını sabah çıkarken kulak diplerime fıslarım. iş yerinde kalitesiz olanını her dışarı çıkışımda abanırım.

evden her çıkarken göğsüme, boynuma ve kıyafetime ikişer kez sıkarım. her çıkışımda dediysek, 3 dakikalıgına bakkala gitmeye çıkıyorsam sıkmam ama bir yere gidiyorsam ev, iş, eş, dost falan mutlaka sıkarım.

her dışarı çıkışımda kullanırım.
sanırım ortalama 5-6 fıs olarak.

kokudan hem ben hem de sevgili kişisi huylandığı için parfüm kesinlikle kullanmıyoruz. sadece sabahları evden çıkmadan önce parfümsüz, kokusuz, aerosolsüz deodorant kullanıyoruz.

buyrun.
www.uzmanportal.com

anneme sordum;

buhar gücüne, altı yapışmamasına, kendini temizlemesine dikkat etsin dedi :)

watt'ına, buhar gücüne ve tabanına bakacaksın. watt'ı en yüksek olan en iyidir. çelik taban yapışır ama porselen taban yapışmaz. ama çelik taban daha iyi açar.

edit: porselenden kastım seramikti aslında ama porselen de varmış. aynı mı ikisi acaba bilemedim.

mesela şu hem teflon taban diyor, hem seramik taban diyor: www.morhipo.com

ikisi birden nasıl oluyor ki? kendi kendini temizleme de güzel bir özellikmiş bu arada, kedi gibi, bayıldım :)

benim için öncelikli olan buhar gücü ve kendini temizleme özelliği.

tavsiyede de bulunurdum, ama reklam vermiş gibi olmayayım şimdi.

hafif olmasına, verdiği buhar miktarına da dikkat et derim. su haznesi büyüdükçe ağırlık artar. ona göre kararını vermelisin. teflon taban yapışmaz genelde.

marka olarak da moulinex benim favorim

@blatta, bulunun lütfen reklam olmaz. burda herkes soruyor marka, model falan, sorun olacağını sanmam.

bi arkadaşım evlenecek, eşyaları alıyorlar yavaştan onlarla da aynı konuşmayı yaptık daha çok yeni süper oldu =)
ilkokul 5. sınıftan beri ütü yapıyorum ve son ütümüz kesinlikle 10 numara. tefal marka bu kazanlı buharlı olanlar var ya onlardan. modelini tam bilmiyorum ama rengi beyazlı morlu. gerçi altı kocaman kazanlılardan olduğu sürece markası çok farkettirmez diye düşünüyorum. 4 yıldır kullanıyoruz hiç temizleme gereği hissetmedim, ütü temizleme işini de burda duydum o da ayrı tabi =)
kazanlı al sen, markaya takılma. 1 gömlek 1 dakikada ütüleniyor.

ama kazanlılar daha çok çok ütü yapanlar için diyorlar? benim öyle birikmiş ütülerim olmuyor. tek tük, giyinmeden önce gömlek-tşört en fazla. kazanlı fazla kaçmaz mı bana?

kazanlı fazla kaçar, tefal aquaspeed autoclean kullanıyorum ben çok memnunum

heee biz tüm evin ütüsü için kullanıyoruz onu ve çalışan bi bayan olunca da ister istemez bisürü çıkıyo ütü =/ ozmn wattı yüksek olsun ki seni uğraştırmasın. kazanlının sırf ısınması 10 dk sürüyo zaten =)

peki o zaman ısrarlara dayanamadım :)
bizim genelde ütülerimiz hep tefal olmuştur şimdiye kadar.
kazanlısı, kazansızı vesaire.

annem yıllarca çok memnun kaldı tefal'den.
yalnız şu anda philips azur kullanıyoruz.
gerçekten inanılmaz.
tefal'den daha iyi olduğunu söylüyor, çok memnun.

edit: www.beyazesyam.com

resimdeki ütü.

özelden mesaj yolluyorum.

bs playerde açınca otomatik düzeliyor o

seninle aynı şeyleri hissediyorum:)
çok takmamak gerekiyor ne hayatı ne de insanları.

bence kendini sevgi kelebeği ya da daha iyi biri olmaya zorlaman saçma.
evet, böyle bir şey var, insanlar gerçekten genelde ortalamanın altındalar.
mutluluk gibi kavramları çok fazla sorgulamak mutsuzluğa yol açar.
bununla yaşamayı öğrenmen lazım.

tavsiyem hayattan çok şey beklememen yönünde.
bu karamsarlık değil bu arada, sadece mantık.
yapabildiğinin en iyisini yap, aşıksan tadını çıkar, işinde iyi ol, fark yaratmaya çalış. önemli olan bunlar.

oha doğru yerdeyim :)

bi an ben mi yaziyorum bunlari dedim.. sanirim gecmiyor, bu sekilde yasamaya alismaya calismaliyiz sanirim..

Benim seninle aynı düşüncelerim ve biraz da cesaretim var. Belki tanışırsak çıkar yol bulabiliriz çünkü her ne kadar çok az şey bilsek de ne kadar az şey bildiğimizin farkına varacak kadar akıllıyız :) İçinde yaşadığımız koskoca bir dünya, onun da içerisinde bulunan uçcus bucaksız bir evren varken eminim özlemini çektiğimiz amacı ve manayı bulabiliriz :)

veterinere sorsanız?

böyle düştüğünde sorun olmayacak ve canı yanmayacak bir yükseklikten bırakıp alıştırma yapmaya çalıştırın? mesela 2-3 metreden üzerine yastıklar konulmuş bir yatağa atın filan. ne bilim ben olsam böyle yapardım heralde.

tabi veterinere danıştıktan sonra.

veterinere gidemiyorum bi kaç gündür. hatta neredeyse dışarı çıkamıyorum. getir dese götüremem.

en azından telefonla danışma şansınız var mı?
tanıdık veteriner yoksa, yardımcı olması için birkaç yerin telefonunu verebilirim.

Bazı bankalar almıyor bazıları da maksimum 5 tl olmak üzere havale ücreti alıyor.

ATM 4 TL kesiyor, ama kartsız işlemse, para üstü vermediğinden 10 TL gidiyor. En azından İş Bankası'nda böyle oldu.

en iyisi internet bankacılığı. ben işbankasını kullanıyorum. havalelerde 0 , eft'de 2.5 Tl alıyor

bankanın atmsinden hesaba direk olarak kartsız para yatırma seçeneği de mevcut bazı bankalarda.
4 tl kesiliyor.

ziraat atm'den kartla herhangi bir ziraat hesabına ücretsiz. kartsızı bilmiyorum

cep şubesi hiç işlem ücreti almıyor.

su ada olma mi?

anadolu yakasında aydınlıoğlu tesisleri var, temiz dedi geçenlerde arkadaşlarım. maltepeye giderken küçükyalı e5 in hemen yanında.

Aydinliogulu tesisleri iyi de cok cocuk oluyor yaw. (40 TL bu arada)
Edit: Acik havuz ve Anadolu yakasinin en buyugu ;)

@cairo

suada'yı geçebiliriz :)

@esek sipasi, yilmazyildirim
iyi bir yer mi acaba, yer olarak çok yakın bize. çoluk çocuk çok oluyorsa çekilmez açıkçası ikilemde kaldım.

Dun gittim en son, bos sezlong vardi, havuzda da bos yerler vardi ama oyle karsidan karsiya yuzeyim falan olmuyor. bir koseye gecip oynuyorsun suda sadece :) Gidip gorun derim, pisman olmazsiniz.

tanıdık vasıtasıyla moda deniz kulübü ya da büyük kulüp gibi bir yerlere gidebilirsiniz. en iyisi kulüp havuzu sonuçta.

onun dışında maalesef maslak'ta parkorman var bildiğim.
havuzunu severim oranın, ama kalabalık olma ihtimali yüksek tabii.
gerçi hafta içi rahat olabilir diye tahmin ediyorum.
fiyatını da bilemiyorum kaç zamandır gitmedim.

Kurtköy'e yakınsan eğer bizim siteye gel giriş 15 tl. Şezlog şemsiye ücretsiz yarı olimpik güzel temiz bir havuz. Ciddiysen mesaj at detayları vereyim. (Hafta içi kimse olmaz hafta sonu biraz kalabalık ama yine de sakindir :) (çalışma saatler sabah 10:00 akşam 21:00)

orijen iyi mamadır. bir de royal canin'in iran kedileri için bir maması vardı hatırladığım kadarıyla. bunun dışında kendiniz de mama yapabilirsiniz?

benm de iran kedim var royal canin persian 30 alıyorum severek yiyor. bildiğim kadarıyla royal caninde yeme garantisi var yani sevmezse kediniz geri götürüp değiştirebiliyorsunuz.

royal canin 30 +1

barf deneyebilirsiniz. (raw diet olarak da geçer.)

Valla benim kızım (14 yaşında) İran kedisi değil ama Royal Canin'i çok severek yiyor. Hill's, Proplan, Iams filan denediğimde yine yiyor ama biraz burun kıvırıyor onlara. O yüzden biz hep Royal Canin alıyoruz, siz de bir deneyin isterseniz.

Exigent mama

www.petsathome.com

proplan'ın tavuklusunu veriyorsanız balıklısını deneyin ya da tam tersini yapın bir de.
bunun dışında ben de barf'tan yanayım aslında.

bütün hayvanlardan mı korkuyor yoksa sadece köpeklerden mi?

benim bi çok arkadaşım (ki cidden şiddetle korkan insanlar) golden retriever cinsi köpeğimle atmaya başardılar ama cüssesi büyük bir köpek olduğu için her durumda başarmana yardım edebilir diyemiyorum.

benim en sevdiğim köpek bu insana yardımcı olabilir. kulakları falan sanki hep gülüyor gibi bir köpek

bib.ge

welsh corgi

e tabi ki pitbull. kendisiyle koyun koyuna yatsın hele :) baktı başına bi iş gelmiyor artık korkacak bir şey yok çünkü en korkunç yaratık o

küçük olmayan bir köpek. küçük köpekler küçük köpek sendromu yüzünden çok havlama ve agresif davranma eğiliminde oluyorlar.
bence alman çoban köpeği ya da dedikleri gibi husky gibi görünüşü genel olarak ürküyücü bir köpeğe yavru halinden alıştırın.
onun dışında labrador ve golden retriever gibi oyuncu köpekler de olabilir. ama çok hareketli olmadıkları bir anda yaklaştırmak gerek. çok heyecanlı olup, sürekli kişinin üstüne atlıyorlar genelde.

doberman tarafından saldırıya uğradım yetmedi baya sağlam ısırdı. o zamandan beri ebat fark etmeksizin her türlü köpek görünce aşırı korku panik baş dönmesi hatta bayılmalar oluyor. başka hayvanlara karşı böyle değilim ama bu korkuya da artık dur demek istiyorum. golden diyenler oldu ama çok büyükler hep oyun oynamak için koştura koştura geliyorlar korkudan kilitleniyorum.

herhangi bir cinsin (sokak köpeği, cins, dişi, erkek fark etmez) yavru haliyle biraz zaman geçirip, büyümesine tanıklık ederseniz, korku falan kalmaz.

kopekten ben de korkuyorum ve o golden larin kostura kostura insana gelmesine gicik oluyorum. ne yavsak kopekler ya.

bir keresinde karsi komsunun goldeni kostura kostura bizim eve girdi, ust kata kadar depar attim. bir salak golden da, badminton oynarken topumu yemisti ziplayip. aptal sahibi ozur bile dilemedi. gicik oluyorum olm size! en sevmedigim kopek cinsisiniz!

kendinin olmak şartıyla kangal. gördüğüm en sakin, en ağır başlı köpek. küçük köpeklerdeki agresifliğin tam tersi bi sakinlik var hayvanda.

kangalımız vardı 2 aylıkken almıştık ama maalesef büyüyünce ona da yaklaşamadım. 8 aylıkken boyumu geçiyordu.

en mantıklısı içinde bulunduğunuz evin sahibiyle konuşmanız.
belki ses çıkarmaz.
yalnız eğer kontratınız, kaldığınız süreden daha uzun bir süre için yapılmışsa, ev sahibinin elinden kontrat döneminden önce çıkmanıza izin verdiğine dair kağıt almayı unutmayın.

Ev aldım çıkıyorum, acil oldu 1 hafta içinde boşaltıcam falan de.

kontrat bitmeden evden çıkmayı talep ettiğiniz için depozitoyu geri vermeyebilir. bu tip durumlarda kira sözleşmesine istediğim zaman çıkma özgürlüğüm var gibi bir sey yazmak gerekiyor.

want2die +1

yak kültablasına bırak zaten kül olur hepsi içmene gerek yok.

bulaşık deterjanı ve sünger, hani şu sıvı olanlardan pril falan var ya. çizmemeye dikkat et, bir de ıslak kalmasın iyice kurula.

gümüş parlatıcılar var, bi de limonda işe yarıyor.

www.alyanschi.com

bulaşık deterjanı gümüşü çizip, matlaşmasına neden olabiliyor.
marketlerde satılan gümüş parlatıcılar var.
onları deneseniz mesela?
fiyatları herhalde 20 tl civarı falandır.
ya da bir gümüşçüye parlattırabilirsiniz, daha uygun fiyata gelir.

verdiğim linktekileri oku bir zahmet. hadi kolay gelsin.

www.satacakli.com

ketcapa yatir. %100 calisiyor.

bence coca cola. bozuk parayı parlatıyo, gümüşü de parlatsın.

hey millet tenks e lat :))))) ent xoxoxo

karbonat beyazlatıyo mis gibi yapıo.

karbonatla ovarsan eski halinden bile pırıl olur

yok. pınar beyaz al.

pınar beyaz'ı da çok severim ama bunu bir denedikten sonra pınar beyaz'ın yüzüne bakmaz oldum valla:(

bu çok ferah geliyo, yoğurtumsu gibi...


evet, macrolara bakyım olmadı.

macro'da olabileceği gibi, şütte'de ve gourmet garage'da da olabilir.
telefonla arayıp sorabilirsin.

www.gourmetgarage.com.tr
www.suttecadde.com

öyle ama bu kadar aç olmamak lazım. elinizdeki ile idare etmeyi bilin. bir peynir için market market dolaşmak...garip.

sonuçta evinize getirecek olan da o falan kargonun falan şubesi olacak.

bence en azından evinize kadar kendiniz taşıyacağınız için daha iyi bile olabilir.
indirme bindirme sırasında zarar görmez vb.
internet üzerinden külçe altın bile satın alınıyor artık.
sorunuz hırsızlık ya da pahalı mal emanet etme türü bir şey üzerineyse, bir şey olacağını sanmıyorum.

hasar görmesi açısından da; şimdiye kadar aldığım elektronik aletlerde kargo yüzünden sorun yaşamadım.
orada açıp, hasarlı olması halinde tutanak tutturup, değiştirme işlemini yapabilirsiniz.

passiflora verebilirsiniz, ama ölçüleri için veterinere danışmalısınız.

hiç gerek yok. kediler küçük. (büyük olsa ortam değişikliğini anlar ve noluyoruz diyerek huysuzluk eder) aynı taşıma çantasında ve trende (otobüs olsa belki) sadece sıkılırlar ve bol bol uyurlar. kesinlikle bir şey vermeyin. sadece içine su mutlaka koyun taşıma çantasına (tabi dökmeyecekleri bir kaba ve sabit olarak tren içinde iken) ayrıca yolculuk gündüz ise küçük bir çarşaf gibi bir şey alın. gelip geçenden ürkmesin ve gelip geçen mıncıklayıp yormasın hayvanları.
kimliklerini mutlaka yanınıza alın. trene almama hakları var kimliği olmazsa.

Ben 10-12 saat olunca belki sıkıntı çıkarırlar diye düşünmüştüm. Peki örtü, su dışında tuvaletleri için ne önerirsiniz? Bir miktar kum falan alayım mı yanıma?

taşıma kabı genişse altlarına bol bol örtü havlu gibi emici şeyler sererseniz küçük tuvalet sorunu hallolur diye düşünüyorum. ama tabii büyük tuvaletlerini önceden yapmış olsalar iyi olur. en kötü ihtimalle bir tarafa yapar diğer tarafta uyumaya devam ederler. 10-12 saat çok da uzun bir süre değil o kadar uyuyan hayvanlar için. suyun yanına kuru mama da koyabilirsiniz. ama trende çok sıcakta havasız kalmamalarına dikkat edin derim hava felaket malum!

küçük oldukları için dendiği gibi bi kenara yapıp yatarlar. havlu falan koyun dibine. bi de yedek de alın. çünkü kokarsa ki kokabilir, dert olmasın. değiştirirsiniz. bi de bazen huzursuz oldukları için (rahat olsalar da ortam farklı) tutabiliyorlar kakalarını. o da indiklerinde geçer.

mecidyeköy yada perpa gibi yerlerde açmayın. şöyle güzel bi semt bulun orda açın derim

tam lokasyon vereydin iyiydi. varoşlarda iş yaparsın. bu işe girdiysen( mahalle arasında korsan dvd satmasan da yoğun baskı sonucu satmak zorunda kalırsın) kadıköye, mecidiyeköye yakın olmasın mekan. iki üç şirket bağlayabilirsen o zaman akmasa da tamlar. bilgisayar tamiratı daha çok laptop tamirine dönüyor bu zamanlarda bunu beceremeyecekseniz pek bulaşmayın. aslında hiç bulaşmayın.

Artık kullan-at şeklinde kullanılıyor her şey.Eskisi gibi pek fazla kimse gelip de bilgisayar kasasını getirip bir şeyler yaptırmaz.Bence yine dükkanı açın ama bu işi yapmayın.Çeşitli kurum ve kuruluşlara giderek oradaki bilgisayar ağına falan bakın.Sorun varsa düzeltin, ağ bağlantısı kurun...Bazı kurumlarla anlaşın örneğin bilgisayarla ilgili arayacakları kişi siz olun.

geliri ne kadr oluyor bilmiyorum da çevreniz olacak en başta. ve bu çevre tarafından iyi bilinmeniz lazım, deyim yerindeyse "bilgisayar kurdu" olmanız gerekli ki güvenip size malzeme ve müşteri getirsinler diye düşünüyorum ben. bu tamir işlerinde öncelikle güvenmek lazım rasgele yerlere vermem ben elektronik eşyaları.

bireysel düşünüyorum:

bir kadın olarak kendi bilgisayarıma formatımı da kendim atıyorum, bilgisayarımı da internetten araştırıp falan kendim topluyorum.
ama yine de bazen teknik yardıma ihtiyacım oluyor.
komik olacak belki ama bunlar küçük şeyler.

mesela win xp'den sonra win7 kurmaya cesaret edemedim. sistem kaldıramayabilir diye korkuyorum. daha iyi bilen biri yapsın istiyorum.
ram desteği lazım bilgisayara, nasıl takılacağını öğrendim, ama elim gitmiyor.
pc toplarken aylarca perişan olmak yerine güvenilir birilerinden destek almak isterim.
eşe dosta sorunca da pek hoş olmuyor.

sonuçta erkekler belki daha iyi anlayabiliyor bu tip şeylerden, ama kendi adıma ben isterim güvenebileceğim birinin olmasını. öyle bir yer olsa kasamı alır götürür, "ben uğraşamam siz halledin" derim.

bence güvenilir bir marka olduğunuza dair izlenim yaratıp, müşteri dostu falan olursanız iş yaparsınız. sonuçta burası zaten çok aktif bilgisayar kullanıcılarının ve genelde gençlerin olduğu bir yer.

ama bilgisayar kullanan kitle bununla sınırlı değil.
üstelik insanların zamanlarının kıymetli olduğu ve herkesin bilgisayar kullandığı bir devirde yaşıyoruz.
şahsen ihtiyaç duyduğum bir şey. o yüzden bence iyi olur.

daha önce bu konuyu detaylı araştırmış biri olarak şöyle bir önerim var ben yapamadım siz yapın.

1000-2000 işyeri barındıran büyük bir sanayi sitesi bulun. yada sanayi siteleri bölgesi işte ordaki her işyerinde en az 1-5 arası bilgisayar vardır. bu siteler genelde şehir merkezine uzaktır. işyeri bilgisayarı demek hemen tamir edilmesi gereken iş yapan makina demektir.

böyle bir sitenin içinde veya çok yakınında bir ofis açın. ufak bir scooter ya da arabanız olsun. sitedeki tüm işterlerine broşür dağıtın gerekirse gidip mail adreslerini, faailyet alanlarını, kaç bilgisayar olduğunu sorun kendinizi tanıtın.

daha sonra stoğunuzda yedek monitör, ekran kartı, ethernet kartı-kablosu vs. vs. gibi acil elzem malzemeler olsun. herhangi bir arıza olduğunda gibip anında müdahale edin. aynı zaman pizzacı gibi telefonla kartus, a4 kağıt, mouse vs. vs. bilgisayar sarf malzemeleri ve yedek parçaları da satabilirsiniz.

ense ağrısı tansiyonla alakalı galiba evet, babaannem yüksek tansiyon hastasıydı ve hep ensesi ağrırdı. 17/10 normal değil muhakkak doktora git tekrar ama hangi bölüme gideceğini bilemiyorum.

ağrı gayet alakalı
17/10 yüksek 12-13 e 7-8 gibi olmalı
nöroloji, KVC, dahiliye her yere gidin valla ne test varsa yaptırın
paranoyak değilsin potansiyel yüksek tansiyon hastasısın

O yaslarda yuksek tansiyon ortaya cikabiliyor, oldukca yaygin. Duzenli olarak olcturup surekliligi olup olmadigina bakmak lazim. Surekli yuksekse ve altinda yatan baska bir sebep yoksa duzenli tansiyon hapi kullanimiyla ile kolayca halledilebilir. Halledilmezse ozellikle goz ve bobreklerde ciddi problemlere yol acabilir.

yüksek tansiyon baş ağrısı ve ense ağrısı yapar.
kulakların uğuldayabilir.
çok tuzlu yediysen, çok sinirlendiysen, sıcakta çok kaldıysan, çok terlediysen, kendini çok yorduysan vb. tansiyonun çıkabilir.
özellikle istanbul çevresindeysen hava çok boğucu ve sıcak, bu da tansiyonu etkiler.
doktor anomali göremediyse bir şey yoktur.

her ihtimale karşı sabahları 1 diş sarımsak yutabilirsin 2 hafta boyunca falan. çok güzel dengeler tansiyonu. yutarsan pek ağız kokusu yapmıyor, ama sarımsak sarımsaktır tabii.
bunun dışında (tercihen limonlu) su içmek sık sık çiş yapmana neden olur, bu da tansiyonun yüksekken düşmesini sağlar.

bir süre çok tuz da tüketme.
muhtemelen çok sıcakta falan kaldın, terledin, yeterince su da tüketmedin, o yüzden olmuştur.

ama önemseme demiyorum tabii.
arada bir ölçtür, ama anlattıklarından sürekli bir şey çıkacağını sanmıyorum.

edit: geçmiş olsun bu arada

1-Tansiyon yüksekliğinde ense-baş ağrısı, bulanık görme ya da kulak çınlaması olabilir
2-Nöroloji değil kardiyoloji bölümüne gitmen gerekir.
3-Hipertansiyonun büyük bir kısmının sebebi bilinmez. %5 lik bir kısım bir nedenden ortaya çıkar.
4-Tiroid bezinin çok çalışmasına bağlı olarak ya da hiperkolesterolemi gibi durumlarda tansiyon yüksekliği olabilir
5-Abartılı bir rakam değil. 45 yaşındaki kuzenim 20 yıldır tansiyon hastası. 20 senedir ilaç kullanıyor. Önemli olan tansiyonun kontrol altına alınabilmesi
6-Her gün aynı saatte-aynı yerde tansiyonunuzu ölçtürüp kardiyoloji bölümüne başvurmanızı öneririm.

Geçmiş olsun.

3 saat sonra tekrar tansiyonumu ölçtürdüm şu an 14/8 görünüyor ama ilginç bir şekilde ensemdeki ağrı hala devam ediyor. Yarın tekrar ölçüm yaptıracağım tabii ki .

önerileriniz için teşekkürler.

Kesinlikle ihmal etmemen gereken bir durum.
Tansiyonun bayağı yüksek.
Ense ağrısı muhtemelen bununla ilgili.
Bulabiliyorsan Nefroloji, bulamıyorsan Kardiyoloji/iç hastalıklarına başvur.

ense agrisi, yuksek tansiyonun en meshur belirtisidir.

hic bir anomali olmamasina ragmen birden boyle bir tansiyon ortaya cikmasi, ilk basta yogun stresi dusundurur.

yuksek kolesterolle tansiyonun baslamasinin dogrudan iliskisi yok. her ikisi de damarlari hasat eden hastaliklar.

cok paranoyak olmayi bir tarafa birak, hic paranoyak degilsin. yuksek tansiyon son derece sinsi bir hastaliktir. yilanin basi kucukken ezilir.

gidecegin doktor sana soyleyecektir ama, ben de simdiden yazayim:

sigara iciyorsan, birakmalisin.

tuzu yok denecek kadar azalt.

cay, kahve, kola, ice tea gibi icinde tein, kafein olan her seyi kes. su, TUZSUZ ayran ve ihlamur ic.

uyku apnesi sendromun olup olmadigini anlaman icin, uyku laboratuarinda incelenmen iyi olabilir. uyku apnen varsa yani uyurken solunumun duruyor ve bogulacak gibi oluyorsan, zamanla tansiyonun yukselir.

uykularinin cok duzenli oldugu bir iste calisman gerekir. sabahlara kadar bilgisayar basinda oturmani gerektiren bir isin varsa, vucudun artik isyan bayragini cekmis demektir. hayat tarzini degistirmen, gece onbirden sonra yatman ve her gece en az sekiz saat yirmi dakika kaliteli bir uyku uyuman lazim.

uzun ve TEMPOSUZ yuruyuslerin cok faydasini gorursun. Uzun derken, en az yarim saat sursun. Giderek gunde bir saate kadar cikarirsin.

boyunu yazmamissin. boyun 170 cm ise mesela, o kilo fazla sana. ben senin yerinde olsam, boyumun cm cinsinden ifadesinin son iki rakamindan 5 cikarir ve o kiloyu gecmemeye azami dikkat gosteririm. yani 170 santimetre boyun varsa, 65 kilogram vucut agirligini gecme. vucut gelistirmeci vucudun varsa, cok kasin varsa bi sey diyemem. ama verilen her 10 kilogram, tansiyonu 1 cm dusurur. (Sismanlar icin soyluyorum, senin icin degil). Sisman kisi 100 kilodan 90 kiloya indiginde, tansiyonu 15'ten 14'e iner.

Hazir salca, zeytin, tursu, ketch up, sardalya, cips, sucuk, pastirma, sosis, salam gibi tuzlu seyleri acilen kes. Peynir bagimlisiysan, peyniri aksamdan suya koy, tuzunu cikar, oyle tuket. Icinde sodyum benzoat olan seyleri de kesmen gerekiyor. en ideali, ambalajli ve fabrikada uretilmis bir sey yememen.

Senin durumunda birinin sodyum almasi, bile bile bela aramak demek.

yuksek tansiyon hastasi olup olmadigini anlaman icin, her gun ayni saatte, ayni PROFESYONEL kisi tarafindan, her gun ayni aclik tokluk halinde, ayni tansiyon aletiyle, en az 5 dakika oturur pozisyonda dinlenmis olarak ve on gun sureyle tansiyonunu olcturmen ve bir kagida kaydettirmen gerekiyor. eger paran varsa, ABPM en iyisi. Bazilari buna "tansiyon holteri" gibi uyduruk bir isim takmislar. 24 saat sureyle koluna takiliyor. ara ara tansiyonunu olcuyor. sen gunluk aktivitelerine devam ediyorsun. bu arada notlar alman gerekiyor. sinirliydim, merdiven cikiyordum, kosmak zorunda kaldim, telefonda munakasa ettim, kabizdim ikindim gibi...

sunu hic unutma: dusurulemeyek bir tansiyon yok. "benim tansiyonum dusmuyor, hep yuksek" lafi bir palavra yani.

tansiyon yuksekligi, seni bobrek yetmezligine, felc gecirip yatalak olmana, kalb krizi gecirmene, kalb yetmezligi olmana, aort anevrizmasi olmana, erkeksen iktidarsiz olmana, bacaklarinda damar tikanikliklari olusmasina goturebilecek bir dert. kontrol altinda tutman sart.

su an cok stresli bir donemden geciyorsan, psikoterapi ve hatta hafif endise giderici ilaclar bile gerekebilir. (anneni ne zaman kaybetmistin sen?)

yoga, inancina gore ibadet, trekking, meditasyon teknikleri, huzur verici relaksasyon muzikleri, sehir hayatindan kacip kirlara siginmak, sehir temposundan, koy temposuna gecmek hep iyi gelecek seyler.

seni cok strese sokan bir isin varsa, orta vadede o isten ayrilman lazim. ya da surekli tansiyon ilaciyla yasarsin.

senin once bir kardiyolog, sonra bir nefrolog tarafindan ayrintili olarak degerlendirilmen lazim. ben senin yerinde olsam, isi saglama almak icin, bir de endokrinologa gorunurum.

eger bobregini besleyen atardamarinda darlik var ve tansiyona sebep olan sey buysa, stent ve hatta ameliyat gerekebilir ama nadir gorulur boyle bir sey.

yat gözünü kapa. her yerini gevşet. ama özellikle gözlerini gevşet, çukurlarının içinde ağırlaşsınlar böyle. bilinçli dinlendirme yani.

iki hafta izinsiz çalıştım. sanırım bu yorgunluktan oldu.
çay da koyayım mı ki?

yorgunluktan veya uykusuzluktan olabiliyor.
dinlen birkaç gün, geçecektir.

sinir stres durumları da yapabilir. psikolojik kökenli derler. sakin olun rahatlayın :) süreceğiniz pek bir şey iyi gelmez çünkü

benim 1 ay sürmüştü, gün içinde 5 dk seğirip 5 dk durma şeklinde.
sonra geçti. yorgunluk ve kötü psikolojiden ve de çok fazla bilgisayar ekranına bakmanın da katkısı vardır diye düşünüyorum.

genelde gerçekleri.
ama konuya da bağlı biraz şimdi.

gerçekleri söylerim. baktım aslında bazı cümleleri duymak istiyorlarsa ve bende de o cümleyi kurma isteği yoksa susarım. derin bi sessizlik olur.

ben duymak istediklerini söylerim. çok çok önemli bi mesele değilse insanları üzmeye değmez günlük olaylar.

ne kadar öndemsediğime ve nasıl insanlar olduğuna göre değişiyor.

hewit, önemsediğin insanlara karşı tutumun ne peki?

gerçekleri söylemeye çalışırım genelde. duymak istediklerini söylediğim nadirdir. çünkü böyle bir zorunlulukta kaldığımda susmak daha mantıklı geliyor bana.

gerçekleri söyleyince neticede haklı olsan bile etrafında kimse kalmıyor.

(based on a true story)

duruma göre değişiyor.

patavatsız olduğum için ne duymak istedikleri üzerinde hiç düşünemiyorum bile

@trinitrotoluen orası nasıl insanlar olduklarına göre değişiyor, gerçeklerle hareket etmeye çalışırım ama herkes sevmiyor bu durumu, öte yandan sadece duymak istediklerini sevenleri de hiç yadırgamıyorum.

duymak istemedikleri yalanları...

adamına göre davranıyorum.

gerçekleri söyleyince karamsar, duymak istediklerini söyleyince pollyanna oluyoruz.

sevgilime: duymadık istediğini
diğerlerine: gerçekleri

gerçekleri söyleyemeyeceksem genelde o kadarda yakın biri olmuyor. o zaman pek bir şey söylememeyi tercih ediyorum. yakın kişilere ise her zaman gerçeği söylerim ve onlardan da duymak istediklerimi değil gerçekleri beklerim.

destekli sallıyorum.

gerçekleri söylerim. tabi genelde gerçekleri söylerim, her zaman değil.

genelde muhabbet arasında şaka mı laf sokması mı belli olmayacak şekilde yaparım. gülerim güleriz ortam yumuşar öyle. tabi her zaman böyle olmaz. bazen de duymak istediği şeyi söylerim. ama çok da değil, yarım ağızla.

gerçekleri söyleyince neticede haklı olsan bile etrafında kimse kalmıyor.

(based on a true story)

söylemiyorum. en temizi.

çaresi yoksa duymak istediklerini, çaresi varsa gerçekleri.

uykusuz her gece +2907739286392693

çok nadir 1-2 durum dışında mutlaka gerçekleri söylerim.
çünkü kendim de gerçekleri duymak isterim.
diğeri sadece anlık bir tatmin.
gerçekleri söyleyenin dostum olduğunu düşünürüm.

duymak istediklerini duymak isteyen insanların nasıl düşündüklerine aklım ermiyor. yani bu kadar "gerçekçilik" belki de ilkelce bir şey.

gerçeklerle genelde çok az insan yüzleşebildiği için etrafta kimse kalmıyor bir süre sonra. açıkçası gerçekleri kaldıramayan kişilere de benim pek merakım yok. yani herkes halinden memnun olsa gerek.

*o 1-2 durumu da hatırlamıyorum-bilmiyorum bile. sadece yüzde 1'lik pay bıraktım.

kafeste mi duracak kedi ben anlamadım. kafeste durmaması daha iyi olur sanırım.

merhaba,

öncelikle süt ve yoğurt vermeyin. çünkü süt kedileri ishal yapar, suyla karıştırmanız gerekir verirken. ve zannedildiği gibi hepsi de sevmez sütü.
yememesinin nedeni hoşuna gitmemesidir.

kuru mama dışında tavuk, "light" ton balığı, konserve kedi maması gibi şeyler verebilirsiniz. kediler zaten köpek gibi değildir, aç değilse yemez. o yüzden günde 2-3 kere belirli oranda mamayı önüne koyarsanız anlarsınız 1-2 günde iştah durumunu. ama suyu elbette daha sık verin.

bunun dışında bazı antibiyotikler iştahsızlık yapabilir, eğer böyle bir şey olduğunu düşünürseniz light ton balığı falan gibi şeyler akıllarını çeler. onu deneyin.

çişini ve kakasını tutamıyor olsa gerek (bazı felçliler tutabiliyor, duruma göre değişiyor). eğer tutamıyorsa ve yattığı yere yapıyorsa mutlaka çok temiz kalmasına özen gösterin.

çünkü birincisi; kediler pislikten çok çabuk depresyona girerler, zaten hassas bir dönemde.

ikincisi de; pis ortamda kalmaktan bazı alerjiler, sağlık sorunları yaşayabiliyorlar.

eğer açık yarası varsa zaten enfeksiyon riski olur, o yüzden temizliğe ekstra önem vermenizi tavsiye ederim.

kediyi mümkün mertebe yıkamamaya çalışın. kendini kirletirse ıslak mendille temizleyebilirsiniz. bunun dışında kendini temizlemesini takip edin.

kendini temizleyen, gırıldayan ve yemek yiyen kedi sağlıklıdır.
bunları yaptığı sürece endişeniz olmasın.

eğer birkaç çeşit mamayı bir gün boyunca ısrarla reddederse (severek yemiş olduklarını da dahil) veterinere danışın, iyiye işaret değildir.

Mantıklı adama benziyorsun troll avı degil daşşak geçmiyorsan, o Kamerunlular vs. alayı dolandırıcı öyle hayvan gönderme olaylarının %90 ı sahtekarlıkla sonuçlanıyor...

Muhtemelen paranızı alıp sizi kandırmaya yönelik bir uygulama bu.
Hayvanseverler facebook sayfasını takip edin, orada yavru olmasa da verilen birçok iran kedisi oluyor.
onun dışında, iran kedisi bakmak istemenizi anlıyorum ama kedi kedidir diye bir öneri de sunabilirim.
Bir de masrafı çoktur. (özel mama, aşılar, kesim, bakım vb) Ayda ortalama 150-200 TL üstünde masraf yapıyoruz biz iran kedimize. Haberiniz olsun.

facebook üzerinden hayvan severleri takip etmenizi öneririm.
sokağa düşmüş, sahibi ölmüş, vb. bir sürü iran kedisi görüyorum sahiplendirilmek istenen.

hayvanlar uluslararası yolculuklar yapabiliyorlar uçakla.
elbet korkacaktır ve hırpalanacaktır, orası kesin.
bunun dışında karşınızdakinin güvenilirliğinden emin olun lütfen.

bunun da dışında, iran kedisi bakmak zordur.
eğer tecrübeli değilseniz iyi düşünmenizi tavsiye ederim.

pimpirikli davranmak istemem 2 aydan küçük değilse kedi o yolculuğa dayanır.ama mantıklı gelmedi kamerundan kedi getirtmek.büyük ihtimalle dolandırırlar.

Evet hay-sev'i takip ediyorum bir yandan. Oradan daha önce kedi sahiplenmiştim. Şu an çok kral bir biçimde evimize hakim bir şekilde yaşıyor. :)

Benim de tek takıldığım nokta o ücret kısmı oldu. İnternette baktığımda sanki bir ürünmüş gibi hayvanları satıyorlar.. Acaba kamerunluya mı gidecek o para yoksa yola mı tam bilemiyorum.
Aslında şöyle düşünüyorum. O uçağa verse hayvanı, sonra banka hesap numarası vs. bu yöntemler ile kendisine ulaştırılabilir mi? :)

kamerunluya gider o para. geçenlerde de rusyadan böyle cins kedi getirenler yakalandı. seyahat bavulunun içini yavru doldurmuş kevaşenin çocuğu.

Bu son yazılandan sonra hiç değmez Türkiye sınırları içerisinde bulmak daha mantıklı o zaman. :)

artık bu cevabı vermekten sıkıldım ama, cins almasanız, gerçekten yuva arayan ve yardıma muhtaç bir yavru edinseniz olmaz mı? hem bahaneyle iyilik etmiş olurdunuz.. cins kediler her türlü yuva buluyor çünkü.

sir gawain +1

yazan olmuş, eğer yaşı önemli değil dersen bebekler olmasa bile 5 aylık iran kedisi bile veren gördüm. bunun için sahibinden.com ve facebook hayvanseverler sayfasını takip edebilirsin. ayrıca illa cins olması gerekmiyorsa minik minik bebişler yuva arıyor her yerde.

www.minikpati.com burda bundan başka bir kaç iran kedisi ilanı daha var. bunları da deneyebilirsin. ama ufak bebekleri de düşün, inan cins kediden çok daha huzurlu hissetirirler sana.

psikolojik olarak bu durumda olmasaydın, keşke çıkmasaydın eve, sabretseydin derdim.
ama 15 bin lira için kendini daha rahat ve iyi hissetme şansın varken, böyle depresyonlarla harcamamalısın kendini bence.
ayrıca moralin düzgün olduğunda işini de daha motive olmuş şekilde yaparsın.
hedef belirlemek güzel, ama depresyonda olmadığın sürece.
hayatı da yaşamak lazım.
bence iyi yapmışsın.

iyi yapmışsın , kararlarını daha fazla irdeleyip mutsuz olma. arkasında dur ve keyfini çıkar. en fazla bir sure daha gecıkır ev alma durumun o kadar.

Bence de iyi yapmışsın. En azından mutsuzluğunun farkına varıp bi adım atmışsın. bi kaç ay içinde trafikte daha az zaman kaybetmek, ev arkadaşınla eğlenmek, vakitin daha güzel geçmesi bu maddi konulardaki düşüncelerini daha geri plana itecek. Her şeye zamanla alışıyor insan, bu durumu da kabullenip mutlu olacaksın :)

yahu ne güzel fırsat.3 yıl sonra 3 yaş daha yaşlı olacağını bil ve öyle davran

iyi yapmışsın tabi geç bile kalmışsın.

git tabi dalga mı geçiyorsun?

arkadaş ne acayipsiniz ya. şimdiye kadar durduğun hata, arı sokmasından ölen insanlar var. git!

geçen sefer de okumuştum.
bence artık gitmenin zamanı geldi.
geçmiş olsun.

vücudunun neye alerjisi olup olmadığını bilmediğin için bu saate kadar gitmemen gerçekten büyük bir hata. bu durumlar hafife alınmaz. hemen git.

birazdan ölür zaten la yol parası vermesin şimdi yalandan...

aman dili sokmasında

doktora gitmene gerek yok bana kalırsa. alerjide hemen reaksiyon gösterir. üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra değil. o kızarıklık, şişliğin inmeye başlamasının ve kaşıntının habercisi. korkmanı gerektircek bir durum yok. arı sokmalarında -bal arısı için söylüyorum- sokulan yer şişer, kaşınır sonra yavaş yavaş eski haline döner. istersen yine doktora git ama bir şey çıkmayacak.

tatlı tatlı kaşınıyo bir de, ama ben yine de yarın sabaha sağ çıkarsam doktora gideyim. :)

doktora gitmelisin. sadece alerjisi olanlarda sıkıntı çıkmıyor. alerjin olmasa da problem yaratabilir. zaten soktuğu yer çok sıkıntılı. zamanında boynumdan eşek arısı soktuğunda arıya hiç bir alerjim olmamasına rağmen nefes alamamıştım, geberiyordum az daha. hiç şakaya gelmez, gayet ciddiyim. hatta soktuğu yere (gözüne değil) pamuğa amonyak döküp sürersen iyi gelebilir. ama ihmal etmeden git doktora.

arkadaş yaşıyor mu acaba? ses seda çıkmadı, meraktayız.

ölmedim :) doktora da gitmedim. 6.gün tamamen geçti. kötü bir reaksiyon olaymış, yarım saatte götürürmüş zaten.

geçen pazar şöyle bişey farkettim: piknikteydik. ve üzerime gelen arıyı çığlıklarımla karşıladım. fobi dedikleri..

demiştim sana değil mi:)) arı olayında uzmanım artık:D

kesinlikle! :)

www.sporena.com
tercih edilebilir, denemedim ama.

teşekkürler ama burda da fiyatlar dışarıya yakınmış. ayakkabı için markafoniyi falan takip edicez bu hafta artk.

www.spormarketim.com
bir kere alışveriş yaptım, oldukça hızlıydı.

koşu ayakkabıları için şuraya bakın, türkiye'ye gönderim var: www.wiggle.co.uk

bir de www.sporcum.com 'a bakabilirsiniz.

spormarketim.com dışında pahalı geldi diğerleri, spormarketimin fiyatı iyi gibi ama erkek için ayakkabı yok gibi.

neyin altına giyeceksin ki bunu yahu

lumberjack?

valla flolarda var bunlardan. lumberjack değil markası. çok daha uygun fiyatları da.

lumberjack, timberland ve flo +1

flo'da yok daha bugün baktım. ama değişik renkli modelleri daha çok tercihim. böyle kadıköy ya da taksimin ara sokaklarında bi yer olsa da gidip alsam

deichmann'da var 3 rengi
bir de bi yer daha var ama onu özelden yazıcam heheheheh

en.wikipedia.org

bi doktora danisin ayrica.

bu görüntüyle alakası yok, ama teşekkürler.

Siyahı bilmiyorumda kahverengimsi olayı var hakkaten sigara içiyorsan oluyor geçicide değil , bende hiç geçmedi en azından.

dilinizi fırçalayın.
belki de ağız bakımına daha özen göstermeniz lazım.
bir eczaneye sorun, dil fırçası diye bir şey var.
her gün olmasa da, haftada 2-3 kere fırçalarsanız ağızınızdaki bakteri oluşumu ve sigara dolayısıyla oluşan bu "kirlilik" azalır.
eğer kullanmıyorsanız listerine türü bir ağız çalkalama sıvısını bir süre kullanabilirsiniz.

bunları bir süre düzenli şekilde yaptıktan sonra geçmezse ve farklı bir şey olduğunu hissederseniz elbette doktora danışın.

çok kola/kahve içmekten olabilir.

aseksüel tercih sanırım.

bildiğim kadarıyla aseksüelliğin cinselliğin yanı sıra zihinsel bir yanı da var.

yani birey kendi iradesiyle cinsel aktivitede bulunmayacağına bazı nedenlerden dolayı karar veriyor. buna politik, kültürel, felsefi, dini vb. şeyler de, kişisel prensipler de etken olabilir.

ama diğerinde böyle bir karar verilmemişken, genel olarak cinselliğe karşı soğukluk ve belki de isteksizlik oluyor diye biliyorum.

biri açıkça reddederken, diğerinde bir açıklık olmasa da düşkünlük olmuyor gibi açıklanabilir belki.

daha iyi bilenler vardır elbet.

aseksüel kadın seks yapmaktan vazgeçmiştir. aseksüel olmak bir tercihtir.hayatında seks olmadan da yaşar.

frijit kadın (hetero ya da eşcinsel olabilir, cinsel kimliği farketmez) cinsellikten bir nedenden dolayı soğumuştur. önceliği seks değildir. kadını cinsellikten soğutan duygusal problemler, depresyon gibi sebepler olabilirken, cinsel yolla bulaşmış bir hastalık, ilişki esnasında kuruluk, iltihaplanma v.b gibi canını yakan fizyolojik bir sebep de olabilir. frjitlik bir seçim değil sonuçtur.

peki aseksüel kadın niçin bundan vazgeçti? bir de aseksüellerin doğuştan ve sonradan olanları var. sonradan olanlar frijit olmuyor mu?

aseksüel kadın hayatında "cinsellik" gibi bir kavramın olmasını istemedi. bunu son derece bilinçli olarak ve kendi isteğiyle yaptı.
"ben çocuk doğurmayacağım" demek ve evet çocuk sahibi olmamak gibi düşünün. hayatında öyle bir şey istemiyor.

kaldı ki aseksüellik sadece kadınla özdeşleşmiş bir durum değildir. bir erkek de aseksüel olmayı tercih edebilir. siz soruda kadın dediğiniz için konu kadın üzerinden dönüyor.

ayrıca şuna da bakınız: (bkz: aseksüel)
özellikle 29 no'lu entry hem komik hem de oldukça açıklayıcı bir entry olmu.

sanırım frijit bi travma veya bi tiksinti sonrası oluşması, ama aseksüel biraz daha öncesini kapsayan genel bi durum gibi, herhangi bir dayanak olmaksızın.google ın yalancısıyım

frijit tamamen cinsel bi mevzu ve istese de cinsellikten soğumuş. ilişkisi olur ama cinsel ilişkiye girmez. aseksüel ise ilişkileri de kapsıyor yani kimseyle ilgilenmeme mevzuu.

asiklovir

tedavi aşamasını geçmişsin, çıkmadan önce işe yarar pek çok krem. şimdi ne sürersen sür normal bir yaranın iyileşme sürecini geçirecek o yara mecburen. ama vectavir var ki bu zamana kadar kullandığım en işe yarar uçuk kremidir, aklında bulunsun uçuk çıkacağını hissettiğinde daha yara oluşmadan sürersen önlemen çok olası bu kremle. ya da onla uğraşamam şimdi diyorsan nemlendirici bir krem sür kuruyup daha çok büyümesin yara. bir de mümkün olduğunca dokunmamaya filan çalış veya ellerin temizken dokun ve sonra hemen ellerini yıka. nacizane tavsiyeler.

zovirax veya yukarıda yazıldığı gibi vectavir.

aseton sur pamukla sik sik, cok iyi geliyo

ampul e vitaminlerinden al ve düzenli şekilde, direk olarak uygula.

bu uçuk çıkmadan nasıl anlaşılır ki çıkıp çıkmayacağı? ben anlayamıyorum, zart diye çıkıyor bir iki dakikanın içinde.

hafif hafif kaşınıyo

annem o kaşınmalar sırasında kolonya da sürüyo çıkmaması için

vectavir

çay ağacı merhemi.
bitte.

zovirax veya aklovir.

Ikisinin de etken maddesi ayni ama birisi iki digeri yirmi lira. Birincisini kurumlar oduyor digerini cepten oduyorsunuz o nedenle de pek bulunmuyor ama bence israrla sorunuz.

Ben de sasirdim zamaninda kozmetik yonu farkli ve kesinlikle aradaki farka deger.

Ucuz olan yuzde donuyor. Kaldirirken kabuk kalkiyor. Digeri krem santi gibi. Super.

-----

tabi ayrica:

bildircin yumurtasi e vitamini deve idrari belirtili isim tamlamasi falan bunlar bos.

@truvaiti: e vitaminini arkadaşıma doktoru tavsiye etmişti.

hiç uçuk çıkarmadım, gerisini bilemem :)

kesinlikle en etkili olan krem vectavir...

3-4 saatlik mesafelerde bazen yiyecek içecek falan bile taşıyanlar oluyor otobüslerde.
ağustos sıcağı olmadıkça çok fark edeceğini sanmıyorum.

edit: zaten gıda taşımakla ilgili sormuşsun. neden "bile" dediysem :)

yolculuğun ne zaman olduğu da önemli. gece yola çıkıp sabaha karşı varış terminaline giden bir otobüsün bagajı gayet serin olur. püfür püfür.

ilk linkteki daha güzel gibi geldi bana.

Hop, yaza yaklaşırken güzel fikir! (bkz. iki aşağıdaki duyuru :))

İki model de birbirine çok yakın görünüyor. Zannedersem renklerinde kararsız kaldın... Bana sorarsan "RB3183 - 004/T3" modeli daha iyi duruyor. (yani ikinci koyduğun link)

Ama farklı bir markanın bambaşka bir modelini istiyorsan, ki sanırım düz gözlüklerden değil de bu şekilde hafif bombeli olanlardan hoşlanıyorsun, Armani'nin modellerini de inceleyebilirsin.

Bence hemen karar verme; yani yaza daha epey vakit var... Zamanın olduğunda bir gözlükçüye gidip (Atasun Optik vs.) bütçene yakın seviyedeki farklı markalardan modelleri iyice bir incele (yani deneyip aynada bak!) ve hemen karar veremezsen bile beğendiklerinin model numarasını alıp yeniden buraya gelip bir soru yaz. Ayrıca max bütçeni öğrenebilirsem belki bir iki tavsiyem de olabilir.

Ama ille de bu ikisinden biri dersen ikincisi derim :)

açıkçası 3 senedir ilk linktekini kullanıyordum. şekil ve kalite olarak çok beğeniyorum, yüzüme de tam oturuyor. iki gözlük de çerçeve ve rengine kadar aynı. sadece camları farklı ki beni kararsızlığa sevkeden de bu oldu.

bence ikincisi.

www.youtube.com

garnier 3'ü 1 arada var o şekilde ama çok etkili bir ürün değil ya.

2'si, 3'ü, hepsi bir arada olan ürünleri kullanmanızı tavsiye etmem.
tek tek olduğu kadar etkili olmuyor genelde.

nivea'nın var, gayet memnunum.

avene ya da bioderma temizleme ürünleri öyle, hatta göz hassasiyeti de var, göz makyajını da temizleyebiliyorsunuz yani ekstra bir şey kullanmaya gerek kalmıyor. ama ikisi de bayağı pahalı. kampanyalı ürün satan eczaneleri bir dolaşın.

çok teşekkür ettim herkeslere

avene +1 diyorum kesinlikle.

bu akşam bende de öyle oldu.
bölümde mi sorun var diye peş peşe alakasız 1-2 dizinin birkaç bölümünü açmayı denedim hata verdi.

edit: dizimag için söylüyorum, diğer siteleri bilemiyorum.

dizilerini ve filmlerini facebook'a yükleyenler yine bir sürprizle karşılaştı. düzelir ama. facebook önlem aldı. sitelerle alakası yok.

hacı direk kıl dönmesi moduna girme. Sivilce olabilir veya mesela benim o bölgede bi ibnelik var tam bilmiyorum ne olduğunu normal bi insanın ki gibi değil heralde her doktor gördüğünde ameliyat mı oldun diye soruyor.

Düz bir mekanda Mekik çekerken orası hemen tahriş oluyor yara filan oluyor. Bence direk kıl dönmesi olayına getirme.

arkadaşıma aynısı olmuştu.
doktor sana verdiği gibi ilaç verdi, yolladı.
kuyruk sokumunun üzerine gelecek şekilde, kaymış halde oturma ve kondisyon bisikleti kullanma (çok kullanıyordu) bir süre dedi.
ameliyatlık falan bir durum da olmadı.

abse olabilir de, abse olunca direk drenaj yapılması gerekiyo diye biliyorum ben, fistül oluşmasın diye.

kıl donmesi de olabilir. o kadar büyük bir sorun degil zaten stres yapmaya gerek yok. apse yaptigi icin agri yapiyor, iltihabı ciktigi zaman kil donmesi olsa bile zaten agri yapmayacak ondan sonra. sen istedigin zaman ameliyat olursun.

ha bu arada onu sıkarak patlatabiliyorlarmıs, o da saglam acılı oluyormuş ama pek bilgim yok.

bir akrabam altıntepe kızılay'daki diyetisyene gitmişti birkaç yıl önce.
ve memnun da kalmıştı.
bence denenebilir.

azaltır.
azaltıyor.

ilik basla son 5 dk soguk dus al. ustune de bir aksiyon filmi izle, yatarken de 15 dk kadar kitap oku.

sabah uyandiginda bi sey kalmaz.

evet, su sesi bile sakinleştiriyor beni.

bende hiç bir olumlu etkisi olmuyor üzülerek belirtmeliyim ki.

sakinleşmem gerekirse girerim duşa. rahatlatır beni. ama genelde sıcak suyla duş alırım.

televizyon yayınlarını kaçırdığımda tvarsivi'ni kullanıyorum.

torrent + çok üşenirsem dizimag.

site değil de arkadaşım amat var arıyom getiriyo flasha yükleyip :)

bildiğim kadarı ile öğrenci işlerine gidip dilekçe ile başvurması gerekiyor. dilekçe hazırdır öğrenci işlerinde, onu doldurması yeterli. 1 ay içinde de parayı yatırıyorlar hesabına. yalnız IBAN numarası gerekli.

benden 700 küsur lira almışlardı o zam muhabbeti yüzünden.
sonra kayıt yenilerken (-) bakiyede göründü ve kendi kendine harcı düştü alacağımdan.
ben de bıraktım her dönem para yatırmakla uğraşacağıma öyle toptan ödemiş gibi oldum diye.
arkadanışınız otomasyon sistemi üzerinden kayıt yenilerken böyle bir şeyle karşılaşmamış mı?

onun son senesi olduğu için 1000 tl alacağı var, yani dediğin gibi yatıracağı dönem parası da kalmadı, alması lazım yani.

ben sorduğumda henüz bir şey bilmediklerini söylemişlerdi.
sonra da gençlik spora dilekçe yazacaksınız demişlerdi.
okulu arayıp sorarsa belki yardımcı olabilirler.

ben yapıyorum, çevremde de yapan çok:)

aç karnına çok yiyince karın ağrıtıyor biraz ama onun dışında zararı yok.

edit: her mantar çiğ yenmez ama. çiğken zehirli olup pişince zehri gidenler var.

mantar gübre içinde yetişir.
o yüzden yıkanmaz diyenlere aldanıp yıkamadan tüketmeyin.
çiğ yemenin zararı var mı bilmiyorum, olduğunu da sanmıyorum.
ama mutlaka yıkayın.

ingilizcesi love me if you dare.

türkçesini de ben yazayım bari.
cesaretin var mı aşka?

bu arada filmi özetleme şekliniz şahane olmuş :)

eft'yi yapacağınız bankaya gidip, direk olarak kişinin adına ve hesabına şubeden yatırabilirsiniz. ama 23 nisan'da tabii bankalar da kapalı olur herhalde.

artık banka atm'lerinden hesaba dediğim şekilde para yatırılabiliyor.

yani garantiden yapı krediye eft yapacaksınız diyelim.
yapı kredi atm sine gidip, parayı yatıracağınız hesap numarasına tc kimlik numaranızı yazıp kartsız işlemle para yatırabiliyorsunuz.
hesaba anında geçiyor.

Cevap için teşekkür ederim, peki ancak epey yüklü bi miktar, onbeş bin gibi bir meblağı atm kabul eder mi kesin sizce?

yani para çekme limiti var bankaların, ama para yatırma limiti var mı onu bilemiyorum.

bu söylediğim işlem için yapı kredi 4 tl kesiyor bu arada.
diğer bankaları bilemiyorum.
dediğim gibi kart falan sokmadan direk olarak giriş tuşuna basınca sizi yönlendiriyor.

hangi bankaya yatıracaksanız?
hesabımın olduğu bir bankaysa çağrı merkezini arayıp sorabilirim 15 bin yatırılabilir mi diye.

eğer göndereceğiniz banka akbank, yapı kredi veya garanti ise avm şubeleri tatil günleri dahil açık oradan yatırabilirsin.

Bunun dışında ing ve bir iki bankanında avmlerde şubesi var. İnternetten bi araştır.

Yok çoook teşekkür ederim size, gerçekten harika bilgiler verdiniz ben bu yatırmada sınır oldğunu bilmiyordum ancak başka sorduğum biri yatırmada yatırma başına 50 kağıt sınırı olduğunu söyledi sadece, ama sizin de dediğiniz gibi çekmede sıkıntı oluyor, her banka için 1500 lira gibi bir rakam söz konusu günlük ki bu da işi imkansız kılıyor, çok teşekkür ederim yine de.

yatırırken banknot sınırı oluyor, ama aynı tc kimlik numarasından (aynı kişiden) 15 bini kabul ederse, birkaç kerede yatırırsınız en kötüsü.

bunun dışında; eğer bankadan günlük para çekme veya günlük parasal işlem yapma limitini arttırmak istiyorsanız, şubeye kağıt veriyorsunuz (ya da sorun ne istediklerini), yükseltiyorlar.

kadıköy mercan'da

Kadikoy minibus duraklarinin onunde bi abi duruyor. Guzel midyeleri. Ama oyle efsanevi diyemeyiz.

kazasker-minibüs caddesi üstünde şıkır şıkır var.
adına "koko musti" de dahil olabilir.
eskiden bostancı'daydı, taşındı.
kadıköyden bostancıya giderken sol kolda kalıyor.
küçüklüğümden beri o adamın kokorecini ve midyesini yedim.
hiç şikayetim olmadı.

yediklerine dikkat edememenin nedeni hayat düzeniyse bir işe yaramaz.
eğer iraden yüzünden dikkat edemiyorsan, biriyle işbirliği yapmak motivasyon sağlayabilir.

@blatta hiberna hocam diyetisyenler boya kiloya göre mi liste veriyor?

istanbul'da bildiğiniz iyi, güvenilir bir diyetisyen var mı?

23 yaşında 1,72 boyunda 87 kg bi herifim. bana da yardım edin ulen! :D

diyetisyene vereceğin parayla spora başla derim. 10 kilo bir şey değil yol yakınken önlemini al.

koyu mavi - lacivert renkli tabaklar, masa örtüleri vs. kullan. garanti iştah kapatıyo...

ne için istediğini bilmiyorum, işine yarar mı onu da bilmiyorum.
ama sorduğun sorunun cevabını da bilmiyorum.
alternatif olarak bir gece için istiyorsan işini görebilir belki.

www.davetcokelbisemyok.com

günlük kıyafet kısmına yorum yapamayacağım ama abiye için beşiktaş çarşısındaki dükkanlardan çok nefis şeyler çıkabiliyor, fiyatlarına göre kaliteleri gayet iyi.

bir de fatih'e abiye alışverişine giden insanlar var, ben hiç gitmedim ama orada bir cadde varmış, full abiye satan dükkanlarla doluymuş, vitrince tesettür kıyafetleri dursa bile sormak gerekiyormuş çünkü başka bir katta normal abiyeler de satıyorlarmış.

1998 yılında moda dünyası yolculuğuna başlayan kenzel (GODE GİYİM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ), yenilikçi kimliği ve kendine özgü tarzıyla moda dünyasına yön veren firmalardan biri olmuştur. kenzel, kendine özgü yenilikçi tarzını, zerafet ve kalite ile birleştirerek kadınların yaşamına eşsiz ve özgür bir deneyim katmıştır. 25’nci yıl dönümünün heyecanıyla, Türkiye satış noktaları ile birlikte Avrupa, Orta Doğu, Balkanlar ve ABD’deki satış noktalarında moda severlerle buluşmaya devam ediyor. kenzel; tasarım, üretim ve ihracat departmanlarıyla; uzman kadrosu, yüksek üretim kalite anlayışı ile siz değerli müşterilerimiz için en iyi olanı sunmaya devam ediyor.
kenzel.com.tr